Köpekler de Ağız Kokusu.
Köpeklerin Ağız Kokusu Nasıl Giderilir?
Köpeklerde Ağız Kokusu Nasıl Önlenir?
Köpeklerde görülen sorunlardan biri de ağız kokusudur. Köpekler ağızlarını hızlı bir şekilde açıp kapatsalar dahi kötü bir koku yayılabilmektedir. Bunun sebebi farklı belirtilerden dolayı olabilir. Böbrek veya şeker hastalıkları, hijyen problemi ile dişte meydana gelen kötü durumlar köpeklerin ağzında istenmeyen kokulara sebebiyet verebilir. Özellikle 3 yaşından önce köpeklerin çoğu zorlu bir dönem olan diş çıkarma döneminden geçerler. Köpeklerde ağız kokusunun temel sebebi ise diş plaklarında biriken bakterilerdir. Tıpkı insanlarda olduğu gibi köpek dostlarımızın da diş yapısında bir takım bakteri problemleri yaşanabilmektedir. Böyle durumlarda diş plaklarındaki tükürük katılaşır ve bazı birikintiler ortaya çıkar. Bu durum da kanama ve diş iltihabına sebebiyet verebilir ki sonrasında can dostumuz da daha önemli sorunlar da oluşabilir.
İlginizi çekebilir: Köpeklerde diş ve diş eti problemleri
Köpeklerde Ağzı Temiz Mi?
Köpeklerin ağzı insanların ağzı kadar bakteri ve diğer kötü organizmalarla doludur. Ayrıca köpeklerdeki ağız kokusu dişlerde ve diş etlerinde renk değişikliğine neden olan periodontal hastalığa yakalanma eğilimindedir. Köpeklerinizin yediği yiyeceklerden hijyen alışkanlıklarına kadar her şey ağzının temizliğinin belirlenmesinde rol oynar.
Köpeğinizin yüzünü yalamasına endişe etmenize gerek olmasa da, köpeklerin ağız hijyenine dikkat etmeniz oldukça önemlidir. Çoğu köpek ve kedi üç yaşına gelene kadar bir takım periodontal hastalıklar geçirir. Bu sorundan kurtulmanın yolu ise düzenli olarak yapılması gereken ağız bakımıdır.
Köpeğimin Ağzı Kokuyor
Köpeğiniz ağzını açtığında hafif bir koku yayılıyor ise hala tedavi için zamanın olduğunu söyleyebiliriz. Ancak gerçekleştirilecek olan doğru bir bakım ve hijyenik etkilere rağmen hala ağızdan gelen kötü koku sürüyorsa, böbrek ya da midesi ile ilgili problemlerin yanı sıra, karaciğer gibi kötü sorunları ele almak için mutlaka veteriner hekime götürmenizi tavsiye ederiz. Tabi bu konuda sizin de bireysel olarak yapabilecekleriniz bulunmaktadır. Bu yapacaklarınız işe yaramazsa köpeğinizi mutlaka bir veterinere götürmeyi ihmal etmeyin.
Köpek Ağız Bakımı
Köpekler her ne kadar dişlerinin fırçalanmasından pek hoşnut olmasalar da haftada en az birkaç kez köpeğinizin ağız ve diş temizliğini gerçekleştirmelisiniz. Bu temizliği yaparken muhakkak köpekler için üretilmiş olan köpek diş macununu kullanınız.
Köpeklerde ağız kokusunu ortaya çıkaran etmenler arasında yiyecekler en önde gelir. Bu yüzde köpekler için kuru mama tercih edilmelidir. Ayrıca yemek yedikten sonra su içmesine de özen gösterilmelidir. Özellikle yaz aylarında köpeğinize bol miktar temiz ve taze su sağlamayı ihmal etmeyin.
Köpeklerin özellikle diş plaklarında meydana gelecek bakteri sorunları adına mutlaka köpeklerin ağız temizliği için oyuncak önemli bir etkendir. Kemik ve benzeri köpek oyuncakları dişlerinde kemirirken tükürük yaratırlar bu da dişleri temizler ve daha parlak görünmesine yardımcı olur.
İlginizi çekebilir: Ağız bakım solusyonu
Köpeklerde Düzenli Ağız Bakımı
Özellikle köpekler için mutlaka düzenli şekilde hijyenik bakım ile birlikte bunu alışkanlık haline getirmek, onların ağız kokusundan uzak kalmasına önemli bir etken olur. Bu yüzden gerçekleştirilmesi gereken bakımlar mutlaka bir düzene sokulmalı ve bu bakım ihmal edilmemelidir.
İlginizi çekebilir: Köpeklerde ağız ve mide kokusunu giderme
Kediler Hakkında 50 İlginç Bilgi
Kediler Hakkında Bilgi
*Sağlıklı ve yetişkin bir kedinin ağzında 30 adet diş vardır.
*Kediler yüksekten düştüklerinde denge mekanizmaları sayesinde dört ayak üzerine düşerler.
*Kedi burun izi insanlardaki parmak izine eşdeğerdir ve her birininki farklılık gösterir.
*Kedilerin kollarında ter bezi yoktur sadece patilerinden terlerler.
*Kedilerin mırlama sesi kırık , çıkığın iyileşmesinde ve tansiyonun dengelenmesinde faydalı olduğu saptanmıştır.
*Kediler insanlara ve objelere sürtünerek kendine ait olan alanı ve nesneleri belirler.
*Ortalama 15 yıl ömrü olan bir kedinin hayatının yaklaşık 126 ayını uyuyarak geçirir.
*Kedilerin kulaklarında kulak kepçesine yön veren 20 kadar kas vardır ve bunlar koordineli çalışarak kulağın sesleri daha iyi algılamasını sağlar.
*Kayıtlara geçmiş en fazla doğum yapan kedi rekoru 420 yavru ile Dusty isimli kedidedir.
*Tüm dünyada kara kedinin uğursuzluk getirdiğine inanılırken sadece İngiltere ve Avustralyada kara kedi Uğur kaynağı sayılır.( Biz hiçbir kedinin uğursuzluk getirdiğine inanmıyoruz)
*Sağlıklı bir kedide önde beş arka ayaklarda dört parmak vardır.
*Bıyık bir kedinin denge organı değildir. Sadece bir yere girip giremeyeceğini ölçtüğü bir araçtır.
*Kediler tırmandıkları yerden başaşağı inemezler. Tırnakları buna uygun değildir.
*Kedilerde köprücük kemiği yoktur.
*Kedilerin hafızaları köpeklerden daha güçlüdür.
*Erkek kedilerin penisleri anatomik olarak dikenlidir.
*Tükürük salgıları antibakteriyel özelliktedir. Kendilerini yalarken tüylerdeki mikropları da yok ederler.
*Kediler bilinenin aksine gece insanlardan daha iyi göremezler.
*Dişi kediler izin verdiği sürece çiftleşebilirler. Kısırlaşmış kedi çiftleşmek için asla erkeğe izin vermez.
*Kedi gözünün gece parlamasının sebebi sadece kedigillerde ve bazı yabanilerde olan ve retinanın arkasındaki ışığı yansıtan bir tabakadır.(Tapetum Lucidum)
*Kedilerin vücudu 290 kemikten şekillenmiştir.
*Dünya üzerinde 500 milyon evde beslenen kedi vardır.
*Kedilerin kalbi dakikada 130 civarında atar.
*İlk kedi gösterisi bundan 200 yıl önce düzenlenmiştir.
*Kediler yüzmekten ve sudan asla hoşlanmazlar. Bu genellemeyi sadece Van Kedisi bozar.
*Kediler kendi yüksekliğinin yaklaşık 5 katına kadar sıçrar.
*Kediler tıpkı insanlar ve köpekler gibi rüya görürler.
*Kediler klor kokusunu severken narenciye kokusundan nefret ederler.
*Ortalama vücut ağırlıkları 4-6 kg arasındadır. Tespit edilen en ağır kedi 21,297 Kg ağırlığındadır.
*Kediler tatlı lezzetleri asla hissedemezler.
*Kediler dünyadaki insanların yaklaşık %12 sine kendilerini sevdirebilmiştir.
*Türkiye’de seçim sonuçlarını sabote edebilen tek canlı kedidir.
*Kediler deniz suyunu rahatlıkla içebilirler.
*Dünyada en fazla evde kedi beslenmesi ABD de görülmektedir.
*Her Üç Amerikalıdan biri mutlaka kedi beslemektedir.
*Tüyleri karışık üç ve daha fazla renkli kediler dişidir.
*Eve avladığı bir şeyleri (fare, böcek, kertenkele) getirdiğinde ”sizden daha iyi avcıyım” der.
*Çiftleşme haricinde yalnız takılmayı severler. Köpeklerdeki gibi sürü psikolojisi kedilerde görülmez.
*Yavru bir kedi 1 yaşında yetişkin sayılsa da 5 aylıkken çiftleşip 7 aylıkken doğum yapabilir.
*En yüksekte görülen kedi Alp Dağlarında 4478 metreye tırmanmıştır.
*Kediler 185 derece görüş açısına sahiptir.
*Kısırlaştırılmamış bir çit kedi ile bunların yavrularından 7 yılda 420 binin üzerinde kedi nüfusu oluşur.
*Tüy, kedi besleyenler için sorun olsa da tüysüz tek kedi ırkı Sphynx dir.
*Kediler en fazla böbrek hastalıklarına yatkındır.
*Dünyanın en pahalı kedi ırkı Ashera dır ve yaklaşık 30 bin dolar civarında fiyata alıcı bulmaktadır.
*Hamilelerde düşüğe sebep olan Toxoplasma bilinenin aksine sadece kedilerden bulaşmaz.
*Yaklaşık 150 den fazla kedi çizgi film karakteri vardır. Dünyada en çok bilineni Tom ve Jerry deki Tom’dur.
*Kedilere asla yiyecek olarak. Süt, çiğ balık, çiğ yumurta verilmemelidir.
Köpeklerde Tuvalet Eğitimi
Köpek Çiş Pedi
Yavru köpeklere tuvalet eğitimi vermek sanılanın aksine oldukça kolaydır. Hatta biz insanoğlundan bile daha çabuk ve daha iyi öğrendiklerini bile söyleyebiliriz. İyi bir tuvalet eğitimi almış köpekler hasta olmadıkları sürece yapmamaları gereken yerlere tuvalet yapmazlar. Yavru köpeklere tuvalet eğitimi vermek zaman, sabır ve bolca sevgi gerektirir. Bu eğitim süresi birkaç haftanızı, en fazla birkaç ayınızı alır.
Yavru Köpeklere Tuvalet Eğitimi Nasıl Verilir?
Yavru köpeğin tuvalet eğitimine eve geldiği ilk günden başlamakta yarar vardır. Bunun için sevimli köpeğiniz eve gelmeden önce bir güvenli bölge oluşturmanız gerekmektedir. Güvenli bölge köpeğin yetişkin olduğunda bile içinde rahatça hareket edebileceği büyüklükte bir köpek kafesi olmalıdır. Bu köpek kafeslerinin üst kısımları açık olandan tercih edilmesi köpeğiniz bu alanda hapsedildiği duygusunu azaltır. Bu alan aslında köpeği kontrol edemediğiniz zamanlar vakit geçirmesi ve isterse burada uyuması içindir. Güvenli alanda köpek yatağı, mama ve su kabı ve köpek oyuncakları yer almalıdır.
Güvenli Bölgeye Köpek Çiş Pedlerini Yerleştirin
Güvenli bölgenin tamamını köpek çiş pediyle kaplayın. Köpeğe tuvalet eğitimi verirken yapılan en büyük yanlışlardan biri de başta köpeği sadece çiş pedine alıştırmak ardından tuvaletini dışarı yaptırmaya çalışmaktır. Köpek tuvalet pedi sadece eğitim süresince tuvalet kazalarını önlemek ve köpeğin evin diğer bölümlerini kirletmeye imkan vermemek içindir. Bu süreçte köpeğin asıl tuvalet eğitimi dışarıda yapılmalıdır.
Eğer köpeğiniz küçük ırk köpeklerdense ve büyüdüğünde de tuvaletini sadece evde pede yapmasını istiyorsanız, o zaman bu köpek tuvalet pedlerini ana tuvalet yeri olarak kullanabilirsiniz.
Köpeğinizi tuvalet eğitimi için sürekli dışarı çıkarmanıza rağmen, başlangıçta pedlerle kaplanmış alanda bir takım tuvalet kazalarının yaşanması son derece normaldir. Fakat kirlenen pedleri hemen değiştirmeniz gerekecektir. Bu kazalar 2 aylıktan büyük yavru köpekler için yaklaşık olarak 2 ile 5 gün kadar sürebilir.
Köpek Tuvalet Eğitiminde Çiş Pedlerin Sayısı
Her ırktan köpekler içgüdüsel olarak yemek yedikleri ya da uyuyacakları yerin çok yakınına tuvaletlerini yapmaktan hoşlanmazlar. Sevimli dostunuzun bu içgüdüsel davranışını tuvalet eğitimi için kullanmanızda fayda vardır. Yemek yeme ve uyuma alanına en yakın köpek tuvalet pedlerinden başlayarak, eğitim süresince düzenli olarak pedlerin sayısını azaltın.
Her 2–3 günde bir tane köpek tuvalet pedini azaltın ve her seferinde küçük bir alanı boş bırakın. Köpek çiş pedlerine tuvaletini yapmaya alışan köpeğiniz, boş alana değil pedlere tuvaletini yapacaktır. En son kalan köpek tuvalet pedinin mama yediği ve uyuduğu yere en uzak ped olmasına dikkat edin. Böylece köpeğinizle ilgilenemediğiniz zamanlarda, tuvalet rutinine ayak uyduramadığı zamanlarda yaşanacak kazalar, pedlerin olduğu bölümle sınırlı kalacaktır.
İlginizi çekebilir: Köpek Tuvalet Pedi
Köpeğinize Tuvaletini Yapması Gereken Yeri Öğretin
Yavru köpeğinize tuvalet yapması gereken doğru yeri öğretmeye ilk günden başlamanız gerekmektedir. Köpeğinizi eve getirdiğinizde muhtemelen heyecandan dolayı yeni güvenli alanına hemen tuvaletini yapmıştır. Yavru köpeğinizi ilk kez tuvalet için dışarı çıkarırken köpek tuvalet pedlerinden daha önce ıslanmış olanlardan birini alın.
Daha önce dışarı çıkmamış bir köpek, ilk çıkışında ürkebilir ve tuvaletini dışarı yapmak istemeyebilir. Dışarıda uygun bir yere köpeğinizin yapabileceği alan köpek pedini serin. Köpeğinizin patilerinin altında evdekine benzer bir ortam olduğundan, yumuşak ped köpeğinizi dışarıda tuvaletini yapmak için cesaretlendirecektir.
İlginizi çekebilir: Köpek Tuvalet Eğitim spreyi
Köpeğinize Tuvalet İçin Anahtar Kelime Öğretin
Köpeğinize tuvalet için anahtar kelime öğretmeniz oldukça işinize yarayacaktır. Köpeğiniz dışarıda tuvaletini yaparken ona sakin ve yüksek olmayan bir ses tonuyla “tuvalet zamanı”, “hadi toto” gibi bir söz kullanabilirsiniz. Tuvaletini bitirdiğinde ise onu köpek ödülleriyle ödüllendirmeyi unutmayın. Ayrıca aferin kızıma veya aferin oğluma diyerek övün. Daha sonra eve dönmeden onunla oynayabilirsiniz de. Bunu sürekli olarak tekrarlarsanız, köpeğiniz “hadi tuvalete” sözüyle tuvalet yapma eylemi arasında bağlantı kuracak ve ödüller sayesinde de tuvaletini dışarı yapmanın olumlu bir davranış olduğunu öğrenecektir. Ayrıca komutla tuvalet yapmayı öğrenmesi, köpeğinizin tuvaletini yapacağı uygun yeri sizin seçmenize yardım eder.
Köpek Bakımı
Kökeni hakkında bugüne kadar tahminler yürütülmüş olan köpeğin atasının kurt olduğu ileri sürülmektedir. İlk insanla birlikte gelişimini sürdürerek günümüze kadar gelen köpeğin, evcilleştirilme aşamalarında çok sayıda alt türü oluşmuştur. Bu nedenledir ki farklı boyut ve vücut yapısına sahip çok sayıda köpek ırkı mevcuttur. Ortalama 14-15 yıl ömre sahip köpeklerin yaşam evrelerini; yavruluk, yetişkinlik ve yaşlılık olarak sınıflandırabiliriz.
Yavruluk Dönemi;
Normal koşullarda kör ve sağır olarak dünyaya gelen sağlıklı her yavru doğar doğmaz annesinin memesini bulur ve emer. Gözler 10-14 gün sonra açılır, ancak tam anlamıyla görmeleri 1 hafta sonra olacaktır. Kulak ses kanalları ise 13-17 günlük olduklarında işlevlerini yapmaya başlar. Yaklaşık 20-25 günlük olduklarında tırnaklarıyla annenin memesini çizeceklerinden uygun bir tırnak makası ile kesmek gerekir.
Zamanlarını annelerini emerek ve uyuyarak geçiren yavrular için ortamın ısısı (30 °C) çok önemlidir. Çünkü vücut ısılarını kendi kendilerine regüle edemezler. Her şey yolunda giderse, annelerini emen yavrulara 5 haftalıktan sonra takviye mamalar verilmeye başlanabilir. İlk zamanlar süt ve unla yapılacak lapayla yemeyi öğrenen yavrulara ara sıra kıyma ve kemik unu içeren diyetler hazırlanabilir.
Doğduklarında dişsiz olan yavrularda 3. haftadan itibaren süt dişleri çıkmaya başlar. 3,5-4 aylıktan itibaren de süt dişleri yerini kalıcı dişlere bırakmaya başlayacaktır. Bu dönemde ateş, huzursuzluk, iştahsızlık görülebilmektedir. Ayrıca dişler çıkarken ve uzama döneminde kaşıntıya bağlı olarak sert cisimleri kemirmeler görülür. Bazı durumlarda süt dişi düşmez ve kalıcı dişle yan yana kalır, veteriner hekim muayenesi ile geçici diş alınır ya da yerinde bırakılır.
Yavruluk döneminin en önemli bakımı ise 6 haftalık olduklarında iç paraziter müdahalesi ile 8 haftalık ve sonrasında tehlikeli hastalıklarına karşı aşılamanın yapılmasıdır. Ayrıca 8 haftalık bir yavrunun anneden ayrılma zamanı gelmiş demektir. Yavrunun yeni ailesine ve ortamına alışma süresinde ürkek davranması ve istenmeyen yerlere tuvaletini yapması söz konusudur. Bu durumda aşırı tepki verilmeden aşı programı tamamlanıncaya kadar evin içerisinde gazete kâğıdına götürülerek tuvaletini yapması sağlanmalıdır.
Ev ortamına giren yavrunun, elektrik kabloları ve merdivenler gibi tehlikeli olabilecek durumlardan korunması gerekir. Beslenme konusunda ise 6 aylık oluncaya kadar günde 3 ya da 4 öğün verilmeli, 6 aydan sonra günde 2 öğün şeklinde devam edilmelidir.
Cinsel isteklerin uyanmaya başlaması 4 aylıktan itibaren görülebilmektedir. Erkeklerde çeşitli yerlere idrar bırakma, insanların kolları ya da ayaklarına sarılarak istek duyduğunu gösteren hareketler yapma söz konusu iken, dişilerde ortalama 3 hafta süren adet kanaması görülmektedir. İlk kızgınlık dönemlerinde çiftleştirilmeleri uygun değildir. 1-1,5 yaştan sonra çiftleşmelerinde ve yavru yapmalarında bir sakınca yoktur.
Yetişkinlik Dönemi;Bu evre 1/1,5 yaş ile 6 yaş arası dönemi kapsar. Gelişim tamamlanmış, karakter şekillenmiş, hareketlilik biraz daha azalmıştır.Aylık peryotlar halinde iç ve dış paraziterleri takip edilen yetişkin bir köpeğin, veteriner hekimin oluşturacağı program dâhilinde senelik aşıları tekrarlanmalıdır.
Beslenme konusunda da yaşına, ırkına ve görevine uygun (ev-süs köpeği, koruma köpeği vb) özel diyetler hazırlanmalı ya da hazır mamalar tercih edilmelidir. Her gün mutlaka sabah, akşam beslenmeli ve 2 kez gezdirilmelidirler.
Diş, kulak ve tüy bakımı aksatılmamalıdır. Diş taşlarına karşı düzenli olarak diş fırçalama ya da veteriner hekiminizin uygun gördüğü aralıklarla diş taşı temizliği yapılmalıdır. Kulaklar, haftada bir ya da iki temizleme solüsyonları ile temizlenmelidir. Tüyler ise düzenli olarak her gün fırçalanmalıdır. Kısa tüylü olanlarda eldiven şeklindeki fırçalarla masaj yaparak deri-tüy bakımına destek olabilirsiniz.
Yaşlılık Dönemi; Bu dönem 7 yaşından sonra başlar. Aktivitelerde azalmanın görüldüğü, hastalıkların ve fiziksel sıkıntıların ortaya çıkmaya başladığı evre olduğu için bakımlarının ve sağlık kontrollerinin aksatılmaması gerekir.Aşılama programı senelik olarak tekrarlanmalı, iç-dış paraziterleri düzenli olarak uygulanmalıdır.Metabolizma yavaşladığı için, beslenmeye özellikle dikkat edilmeli, yaşına, ihtiyaçlarına uygun, yağ oranı azaltılmış, vitamin-mineral destekli diyetler tercih edilmelidir.
Köpeklerde Hamilelik ve Doğum
Yaklaşık 63 gün kadar süren gebeliklerinde bir hafta erken ya da geç doğum söz konusu olabilmektedir. İştah ve kilo artışı, memelerde büyüme, hareketlerde yavaşlama, daha fazla uyuma gibi belirtiler görülmektedir. Çiftleşmeden 20-25 gün sonra röntgen ve ultrason muayeneleri yapılabileceği gibi, 30 gün sonra veteriner hekim muayenesi ile gebelik teşhis edilebilmektedir.
Gebelik döneminde protein, karbonhidrat ve vitamin-mineral içeriği zengin diyetlerle beslenmeye özen gösterilmelidir. Her zaman taze temiz su verilmelidir. Düzenli yürüyüşlerle egzersizler yaptırılmalıdır.
Doğum başlamadan 2-3 gün önce iştahsızlık, huzursuzluk, ara ara titremeler, yerleri tırmalamalar gibi belirtiler görülmektedir. Normal koşullarda kendi kendilerine doğumlarını gerçekleştirirler. Sık nefes alma ve kasılmaların ardından 1 saat geçmesine rağmen ilk yavrunun çıkışı gerçekleşmemişse mutlaka veteriner hekim çağrılmalıdır. Yavruların doğumları arasındaki süre 15 dakikadan 3 saate kadar uzayabilmektedir. Her yavrudan kısa bir süre sonra eş adı verilen plasenta çıkar ve anne köpek bunu içgüdüsel olarak yer. Doğum 24-36 saate kadar uzayabilmekte ve doğum sonrası 1-2 gün daha annede akıntılar görülebilmektedir. Akıntının rengi koyu kırmızı ya da kahverengi ve pis kokulu ise mutlaka veteriner hekime bildirilmelidir.
Emzirme döneminde yavrulara anne bakacağından annenin beslenmesi, bakımı, temizliği özenle gerçekleştirilmelidir.
Kedilerde Göz Akıntıları ve Nedenleri
Kedilerde Göz Akıntıları ve Nedenleri
Kediler hareketli ve avcı canlılardır. Yaradılışından bu güne beslenme şekilleri etobur olduklarından avlanarak ya da evcilleştirilmeleriyle yemek artıkları ile olmaktayken, son zamanlarda en doğru besleme yolu olan kuru mama ile olmaktadır.
Lakin birçok kedi, sokaklarda hayatlarını sürdürmektedir ki yemeği bulmak kadar hayatta kalabilmek için yemeğini görmesi gerekmektedir. Bu sebeple göz tüm canlılar için önemli fakat sokak kedileri için daha önem arz etmektedir.
Bu akıntılar şeffaf sıvıdan, yeşil iltihaplı bir hal aldığı gibi kan ile karışık da olabilmektedir. Gözlerin sürekli iltihaplı olması göz yüzeyine zarar verir ve körlüğe kadar giden sonuçlar doğurabilir.
Bazen iltihap, göz kapaklarını birbirine yapıştırır ve gözle kapaklar arasında irin birikir ki bu durum göz kayıplarının en fazla görülen sebebidir. Gözde irin birikmesi daha çok birkaç aylık kedi yavrularında görülür. İltihaplanmanın sebepleri göz enfeksiyonları, viral hastalıklar, gözde yabancı cisimler sayılabilir. Mutlaka tedavi gerektirir.
Birçok iltihaplı göz hastalığının tedavi oldukça kolaydır. Geç kalınmış olaylarda göz kayıpları olduğu gibi tedavi ile derhal iyileşme şekillenmektedir.
Gözleri Kapalı İrinli Bir Kedi Görürsek Ne Yapmalıyız? İltihaplı Kedi Gözü Nasıl İyileştirilir?
İlk yapmamız gereken size en yakın veteriner hekimle kediyi buluşturmak olmalıdır. İltihabın sebebinin teşhis edildikten sonra hekimin reçetesine harfiyen uyulduğunda göreceksiniz ki birkaç gün içerisinde iyileşecektir. Bazı durumlarda gözdeki irin sistemik ve viral bir hastalığın belirtisi olabilir ki bu üzücü sonuçlarla noktalanabilmektedir.
Bazen yakalanamayan sokak kedileri ile karşılaşabiliriz. Böyle bir durumda ilk yapmamız gereken Belediye Veteriner İşlerinden yardım almak olmalıdır.
Eğer çevrenizde bir Veteriner Hekim yoksa basit bir kaç uygulama ile onun iyileşmesine yardımcı olabiliriz.
Kedinin göz kapakları birbirine yapışmış ise ilk yapmamız gereken göz kapaklarını aralayarak irinin akmasını sağlamak olmalıdır. Buna kediler biraz itiraz etseler de bunun yapılmaması durumunda göz kaybı yaşanacağı unutulmamalı ve mutlaka yapılmalıdır.
Kedilerin Gözleri Nasıl Temizlenir?
Göz ve çevresi göz temizleme losyonu ile temizlenmelidir. Gözün temizliği tamamen yapılmalı hiç iltihap kalmamalıdır.
Göz temizleme losyonunu bir pamuğa dökerek gözün içinden dışına doğru hafif silme hareketleri ile temizlik yapabilirsiniz.
Eğer mümkünse göz içine antibiyotikli göz damlası uygulanmalıdır. Hangi göz damlası olduğunu telefonla veteriner hekimden bilgi almanız esastır. Bazı göz damlaları kediler için zararlı olabileceği unutulmamalıdır. Kediye iyilik yapmak isterken göze zarar vermemek için mutlaka Veteriner Hekimlerle temasa geçilmeli ve tavsiye alınmalıdır. Durumunuzu anlattığınızda hiçbir hekim sizi geri çevirmeyecektir.
Bütün bunları belirtiler gidene kadar devam etmenizde fayda vardır. Unutulmamalıdır ki iltihaptan kaybedeceği göz ona mutsuzluk ve açlıktan başka bir şey vermeyecektir.